
İslam dininin temel prensiplerinden biri, insan hayatına büyük bir değer atfetmesidir. İnsanların yaratılış amacını, sorumluluklarını ve ilişkilerini belirlemekte önemli bir rehberlik sunan dinimizin öğretileri, insan hayatını anlamlı ve dengeli bir şekilde yaşamayı teşvik eder.
Kur'an-ı Kerim'de, insanın Allah tarafından ‘halife’ olarak yaratıldığı ifade edilir. Bu, insanın dünyadaki görevlerini ifa etmek ve dünyayı korumakla sorumlu olduğunu gösterir. İnsan, yeryüzündeki varlıkları dengeleyen ve düzenleyen bir varlık olarak kabul edilir.
İslam, insanların tüm ırklarından, cinsiyetlerinden ve sosyal sınıflarından gelen insanların eşit olduğunu öğütler. İnsanlar, yaratılışlarının özünden dolayı saygıya layık olarak kabul edilirler. Bu nedenle insan hayatı, değerli ve kutsal olarak görülür.
İslam, insan hayatının korunmasını en yüksek öncelik olarak kabul eder...
Maide Suresi 32’nci ayette mealen, “Bunun içindir ki, İsrailoğulları'na: "Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur" hükmünü yazdık. Şüphesiz ki onlara peygamberlerimiz açık delillerle geldiler. Yine de bundan sonra onların birçoğu yeryüzünde aşırı gitmektedirler” buyrulmuştur.
Bu ayet, masum insanların öldürülmesinin kesinlikle yasak olduğunun altını çizerken, peygamberimizin Veda Hutbesi’nde "Arabın, Arap olmayana; Arap olmayanın da Arab'a üstünlüğü yoktur. Beyazın, siyaha; siyahın da beyaza üstünlüğü yoktur. Üstünlük yalnızca takva ile olur" şeklinde ortaya koyduğu nasihat, insanların ırk, renk veya etnik kökenine bakılmaksızın eşit olduğunu vurgular.
İslam, adaletin ve merhametin vurgulanmasını önemser. İnsanlar arasında adaletli davranmak ve merhametle yaklaşmak, İslam'ın temel öğretilerindendir. İnsanlar, hem kendi aralarındaki ilişkilerde hem de toplumda adaleti ve merhameti korumakla yükümlüdürler.
İslam, insanların temel haklarına saygı gösterilmesini ve özgürlüklerine saygı duyulmasını teşvik eder. Din, ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü ve mülkiyet hakları gibi insan haklarını destekler.
İslam, sadece dünyevi başarıları değil, aynı zamanda insanın ruhsal gelişimini de önemser. Namaz, oruç, sadaka verme ve diğer ibadetler, insanın manevi olarak Allah’a yaklaşmasına katkı sağlar.
İnsanlar, yaratılış amaçlarını anlayarak, adaleti ve merhameti koruyarak, insan haklarına saygı göstererek, ruhsal olarak büyüyerek ve toplumlarını daha iyi bir yer yapmak için çalışarak bu değeri yaşayabilirler.
İslam, insanların kendilerine, birbirlerine ve yaratılmış varlıklara karşı sorumlu olduğunu öğretir, böylece insanlar daha iyi bir dünya inşa etmek için çaba harcarlar.
Sırrın sahibine emanet olun…