Yirmikinci kez perdelerini açacak 2022 FIFA Dünya Kupası, ev sahibi Katar ile Ekvador arasında Pazar günü oynanacak karşılaşma ile başlıyor.
Yazımın hemen başında belirtmek gerekirse, önceki turnuvalardaki heyecanı bana yaşatmıyor.
Bunun sebebi mevsimsel olabilir…
Katar’ın bir futbol ya da spor ülkesi olmaktan çok uzak kalmasından kaynaklanabilir…
Futbolun özellikle bu tarz turnuvalarda saha dışına da taşan coşkusunun sınırlanacak olmasından olabilir…
Futbolun ana unsuru taraftarın, yeterince ilgi göstermemesinden olabilir…
Stadyumların inşaasında çalışan insanların çalışma şartları ve hayatını kaybeden kişilerin sayısının çokluğu da canımı sıkmış olabilir…
Ama öyle ya da böyle oynanacak.
Benim, favori takımım yok…
Pele, Maradona, Rummenigge veya Platini gibi, ne yapacağını merakla beklediğim bir oyuncu da yok…
İşin gerçeğine bakacak olursak da; 1930’dan bu tarafa düzenlenen tüm Dünya Kupası organizasyonlarında yer alan tek takım olan Brezilya, Katar’a müzesinde yer alan beş kupanın motivasyonuyla gelecek.
Almanya ve İtalya; dörder, Uruguay, Arjantin ve Fransa; ikişer, İspanya ve İngiltere ise birer kupanın enerjisini Katar’a taşımaya çalışacak.
Hemen her detayında Almanya ve Brezilya’nın bir adım öne çıktığı Dünya Kupası istatistiklerini tek tek burada yazmayacağım.
Zaten, benim futbol kafam ile istatistik bilimi çok uyuşmuyor.
Maç boyunca yüzde 80’e yakın topa sahip olan takımın yenilmesini istatistikçiler bir şekilde izah edebilir.
Ama bunu benim külahıma anlatamazlar.
Futbol, futboldur kardeşim…
Daha çok isteyen, doğru zamanda doğru yere koşan ve daha az hata yapan kazanır.
Kazanan konuşulur, kaybeden unutulur.
Bakalım, Katar 2022’nin sonunda kimler unutulup, kimler konuşulacak?
