Fitness Endüstrisi uzun zamandır bedenlerimizin belirli bir şekilde görünmesi gerektiği fikri üzerinde gelişiyor.
Gelişmekle de kalmıyor…
Bu doğrultuda hem aklımızı, hem de cebimizi her geçen gün daha fazla sömürmeye çalışıyor.
Kadınlar için incelik, erkekler için kaslılık gibi ikili cinsiyet kurallarını pekiştiren vücut şekilleri, çoğumuzun asla ulaşamayacağı bir varış noktası gibi, herhangi bir rutinin nihai hedefi olarak önümüze konuluyor.
Bu baskın standartlar, uymayan herkesi dışlar görünürken, herkesin vücudunun farklı olduğu gerçeğine ise aykırılık teşkil ediyor.
Bu hedeflere ulaşmanın yolu ise spor salonları, spor eğitmeleri veya her gün raflara bir yenisi eklenen alet veya giysi hatta beslenme ürünleri olarak işaret ediliyor.
Eeeee, adı üzerinde Fitness Endüstrisi…
Amaç; Birileri para kazanacak.
Kimsenin aynısı gibi görünmek, bir diğerinin kilosuyla yarışmak ya da bize dayatılmaya çalışılan kalıplara uymak zorunda değiliz.
Dengeli ve sağlıklı beslenmek için rafları süsleyen veya ballandıra ballandıra anlatılan, renkli ambalajlı ürünlere mahkum değiliz.
Korkmayın!
Onları yemezseniz, veya içmezseniz ölmezsiniz.
Unutmayın ki düne kadar onlar yoktu.
Ama insanoğlu, hep beslenmek zorundaydı.
Fiziksel uygunluk anlamına gelen; Günlük hayatta, daha çok zindelik ve fiziksel uygunluk için yapılan egzersizlerin bütünü olarak adlandırılan fitness için para harcamak zorunda değiliz.
Ancak, sağlıklı olmak, daha iyi nefes almak ve istediğimiz zaman istediğimizi yiyip-içebilmek için egzersiz yapmak zorundayız.
Bunun için bulduğunuz her fırsatı ve zamanı iyi değerlendirin.
Su birikintisi mi buldunuz? Yüzün…
Merdiven mi buldunuz? Çıkıp-inin…
Şu şişesi ya da saksı mı buldunuz? Kaldırıp-indirin…
Yatacak yer mi buldunuz? Birkaç şınav veya mekik çekin…
Yol mu buldunuz? Yürüyün…
Bunları yaparken, vücudunuzu iyi tanıyın ki size kendinizi daha iyi hissettiren ya da sizi mutlu eden şeyleri yapmaya, yemeye-içmeye devam edin.
Size keyif vermeyen veya rahatsız eden şeylerden de hızla uzaklaşın.
