Yayınlanma Tarihi :

Kutsallara Hakaretin Adı Mizah Olamaz

Kutsallara Hakaretin Adı Mizah Olamaz

eLeManlar sapla samanı karıştırmış ama karıştırmamak gerekiyor. İfade özgürlüğü, sanat, mizah… Hepsine eyvallah… Ama iş saygısızlık ise hakaret ise ya da içindeki nefreti kusmak için fırsat kollamak ise orada duracaksın. Ne bu dünyanın hukuku, ne de inanıyorsan hesap gününün hukukunda kendini haklı çıkaramazsın.

Sabah sabah ne oldu demeyin…

Siyonist kafanın taşeronluğunu yapan eLeManlar, Allah’ın “Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik” dediği peygamberimizi meşreplerince karikatürize etmişler. Sorsan, “Hakaret etmedik, mizah yaptık” diyecekler. Ama biliyorlar ki izah edemeyecekler.

İnanmak ya da sevmek zorunda değilsiniz. Peygamberine “Sizin dininiz size, benim dinim bana!” demesini öğütleyen Allah, bu ruhsatı size vermiş. Ancak saygısızlık yapma ya da hakaret etme cesaretini nereden buldunuz?

Bu yaptığınızın doğuracağı sonuçları bilmiyor musunuz? Bal gibi de biliyorsunuz.

O zaman neden ve şimdi?

Sizi harekete geçiren noktaya parmak basan akıl hocalarınızın amacı ve planları ne?

Bu tutum, ifade özgürlüğü kisvesi altında açıkça kutsallara hakaret etmektir. Toplumsal değerlerin böylesine hoyratça aşağılanması, sanat ya da mizahla açıklanamaz. Elbette mizah eleştirir, düşündürür, yer yer sarsar. Ancak dini semboller üzerinden yapılan bu tarz mizahın, özgürlük değil, provokasyon olduğu ortadadır.

İslam dini, inançta zorlama olmadığı gibi, karşıt düşüncelere de saygı çerçevesinde yaklaşır. Fakat bu, kutsal değerlere hakaretin sineye çekileceği anlamına gelmez. Peygamber efendimize yapılan her türlü saldırı, yalnızca Müslümanların inanç dünyasını değil, toplumsal barışı da hedef alır. Çünkü bu gibi karikatürler, insanların kutsalına yapılan bir saldırıdan öte, toplumda bilinçli bir öfke ve kutuplaşma oluşturma girişimidir.

Kaldı ki bu tür girişimlerin zamanlaması da manidardır. Toplumun hassas olduğu bir dönemde, dini semboller üzerinden provokatif bir içerik sunmak, yalnızca bir ‘tesadüf’ olarak açıklanamaz. Bu, bilinçli bir algı operasyonunun parçasıdır ve amacı, inanan kitleleri tahrik ederek, İslamofobi’yi yeniden canlandırmak, kutuplaşmayı artırmaktır.

Türk toplumu, köklerinde hoşgörüyü barındıran ama kutsallarına da sıkı sıkıya bağlı bir toplumdur. Bu tarz yayınların toplumda öfke ve huzursuzluk yaratması kaçınılmazdır. Toplum vicdanı, bu tür eylemleri asla kabul etmeyecektir.

Velhasıl; İfade özgürlüğü bir haktır ama hak, başkasının hakkına saldırıya dönüşemez. Özellikle de milyonlarca insanın peygamberine olan sevgisini hiçe sayan, onun şahsiyetine dil uzatan bu tarz yaklaşımlar, düşünce özgürlüğü değil, nefret söylemidir.

Unutmayalım ki; özgürlük, sorumlulukla değer kazanır.

Ve bu sorumsuzluk, ne ifade özgürlüğüyle ne de sanatla açıklanamaz. Sadece bir zihniyetin nefreti ve toplum mühendisliğidir.

Kaynak : İrfan Duroğlu

YORUM YAP