
2020’de başlayan korona virüs belası son haftalarda tekrar artan şiddetiyle hemen hemen her gün 50-60 canımızı almaya devam ederken, sel felaketlerinde yaşanan acı tablo ve çaresizliğin görüntüleri hafızalarımızdan silinmeden, yurdun dört bir yanında çıkan orman yangınları kabusumuz oldu.
Cennet vatanın en güzel köşeleri cayır cayır yanarken, yangın mücadelesinde hayatlarını kaybeden görevliler ve vatandaşlarımızın acısına, ormanlarla birlikte yok olan hayvanlar da eklenince yaşanan vahameti anlatacak kelime kalmıyor.
Kim yakmış? Kundaklama mı? İnsan hatası mı? Doğal sebepler mi? Bu soruların cevabı elbet bulunacak. Yetkililer de gereğini yapacak.
Ama kaybedilen canlar, yanan binlerce hektar orman ile yüzlerce hayvan geri gelmeyecek.
Yanan araziler tüm vatandaşların el birliğiyle başlatılacak kampanyalar ile yeşertilebilir ama korumasını bilmedikten sonra, kısa sürede tekrar kül olacağını tahmin etmek de zor değil.
Umarım hepimizi kahreden bu yangın felaketlerinden ders çıkarırız.
40 dereceyi bulan sıcak havalarda nefes almak bile zorlaşırken, ateş topuna dönen ormanlarda canla başla çalışan yangın savaşçılarına Allah yardımcı olsun.
Ülke olarak ciğerimizi yakan, orman yangınları kabusumuz oldu.
Artık daha fazla bilinçli olma zamanı.
Çocuklarımıza, gelecek nesillere daha güzel bir ülke bırakmak için herkesin daha çok yurttaşlık bilinciyle hareket etmesi lazım.
Vali Hasan Şıldak’ın yangınlar başlar başlamaz aldığı ormanlara giriş yasağı çok yerindeydi.
Bence piknik ve mesire alanları da dahil edilse daha iyi olurdu.
Ekim ayı sonuna kadar piknik yapmazsak ölmeyiz her halde…

