
Son dönemde yaşadığımız facialar yüreğimizi yaktı. Denizlerimizde başlayan müsilaj felaketinin izleri silinmeye çalışılırken, Türkiye’nin dünyada sayılı turizm merkezleri arasında yer alan köşeleri birer birer yanarak yok oldu.
Atalarımızdan miras kalan ormanlarımız, elbette el birliği ile yeniden yeşerecek.
Ama bu yangınlardan, deniz kirliliğinden, çevre felaketlerinden artık ders almamız gerekmiyor mu?
Ormanlar, içinde barındırdıkları onlarca can ve insanoğluna sunduğu eşsiz nimetler ile yaşamın vazgeçilmezi.
Binlerce insanımızın evinin, anılarının, eşyalarının, geleceğinin, her şeyinin yok olduğu yangınları saniye saniye izledik.
Yıllarca önce oluşturulan ve bizlere sunulan bu paha biçilmez ormanlarımızı, denizlerimizi felaketlerden korumak için eskisinden daha çok duyarlı olmalıyız.
Çocuklarımızın iyi bir hayat sürebilmeleri, eşsiz güzelliklere sahip yurdun dört bir köşesindeki güzelliklerden doya doya faydalanabilmeleri için elimizdeki bu güzellikleri heba etmeyelim.
Yoksa çocuklarımız, torunlarımız bize hiç iyi gözle bakmaz.

