
Allah’ın rızasını kazanmak için gayret gösteren bir mürid cimri olamaz. Zira rızasını kazanmak isteği Allah Ganiyy ve Kerimdir. Bol ihsan sahibi ve hesapsız verendir. O öyle kerimdir ki kendisini inkar edene bile rızkını verir. İşte böylesi güzel ve cömert olan Allah’ın razı olacağı kişi olabilmekte cömert olmaktan geçer.
Cömertliğin en güzel örneği şüphesiz sevgili Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellemdir. Ardından da ona uyan sahabesi. Onlar canını ve malını Allah yolunda feda eden yüce gönüllü sultanın aşığıydılar. Hiç düşünmeden, kendilerine varlık vermeden, ben demeden küffarla çarpıştılar. Onların izinden giden Hak dostları da geçmişten bugüne onu örnek almış ve cömertlikle öğrendiklerini çevresindeki insanlara anlata gelmişlerdir. Bir Hadis-i Şerif’te şöyle buyrulmuştur:
“İki haslet vardır ki, bir mü’minde toplanmaz: Cimrilik ve kötü ahlâk.”
Cimrilik dünya sevgisinden, şeytanın insanı fakirlikle korkutmasından, mal mülk sevdasından, hırs, makam sevgisi v.b. sebeplerden kaynaklanır. Cimrilik aynı zamanda devamlı kötülüğü emreden, kendisinden başkasını önemsemeyen, kibirli emmare nefsin özelliklerinden biridir. Sadece kendi hevasına göre yaşayan, hiçbir ahlaki değeri olmayan ya da önemsemeyen biri verici olamaz çünkü o devamlı almakla meşguldür. Böyle biri sadece kendisine değil çevresine de büyük zarar verir.
Cimri insanın Allah'a güveni yoktur, hatta Allah'a karşı fark etmeden sui zanda bulunur. Zira Allah rızka kefildir. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:
“Rızık için üzülme!
Takdir edilen -ezelde ayrılmış olan-
rızık seni bulur.”
Allah’ın takdirine razı göstermeyen bir mürid nasıl razı olunan olabilir. Daha kendisi rabbinden razı olmayı öğrenememiştir. İşte bu sebepten bu yolda ilerlemek isteyen mürid cömert olmalı ve her şeyini paylaşabilmelidir. Bir kıssa ile yazımızı sonlandıralım inşaallah. Belki böylece azgın nefislerimiz de ders alır ve kendine gelir.
Hz. İbrahim’in (a.s) dininden olmayan birisi kendisine misafir geldiğinde Hz. İbrahim (a.s) ona şöyle demiş:
“Allah’ı birle ki sana ikramda bulunayım, seni konuk edeyim.”
Adam:
“Bir lokma yemek uğruna mı dinimi ve atalarımın dinini terk edeceğim?” diyerek ayrılıp gitmiş.
Allah (c.c) İbrahim (a.s)’a şöyle vahyetmiş:
“İbrahim! Adam doğru söyledi! Adam bana 70 senedir şirk koşuyor iken ben onu rızıklandırdım. Sen bir lokma uğruna dinini ve atalarının dinini terk etmesini istiyorsun.”
İbrahim (a.s) hemen adama yetişerek özür dilemiş, kendisine yemek yedirmek üzere geri dönmesini rica etmiş Müşrik: “Sana ne oldu?” diye sorunca, İbrahim (a.s) şöyle cevap vermiş:
“Rabbim beni senden dolayı azarladı ve bana şöyle dedi: ‘Ben beni inkar etmesine rağmen yetmiş yıldır kendisini rızıklandırıyorum, sen bir lokma yemek uğruna dinini ve atalarının dinini terk etmesini istiyorsun.’
Bunun üzerine müşrik şöyle demiş:
“Benim gibi bir adam için mi bütün bunlar oldu? Öyle birine ibadet etmek gerekir.”
Sonra Müslüman olan İbrahim (a.s) ile birlikte geri dönmüş
İbrahim (a.s)’ın cömertliği yanına gelen Allah’ın bütün yaratıklarına yayılmıştı.
Bu konuda kendisine soru soranlara:
“Ben cömertliği Rabbimden öğrendim. Gördüm ki, Rabbim düşmanlarını bile zayi etmiyor, ben de onları zayi etmedim” demiştir.
Bunun üzerine Allah (c.c), İbrahim (a.s)’a:
“Sen benim gerçek dostumsun” diye vahyetmiştir.
Hayırlı Cumalar…

