BIST 100
10.979,73 0,70%
DOLAR
42,4426 0,17%
EURO
48,9890 0,10%
GRAM ALTIN
5.528,89 -0,46%
FAİZ
39,58 0,00%
GÜMÜŞ GRAM
67,83 -1,45%
BITCOIN
85.992,00 -1,39%
GBP/TRY
55,5765 0,21%
EUR/USD
1,1536 0,07%
BRENT
62,63 -1,18%
ÇEYREK ALTIN
9.039,74 -0,46%
Balıkesir Sisli
Balıkesir hava durumu
7 °

BACIYAN-I RUM

Geçen haftaki yazımızda kadının yerinden bahsetmiştik. Bu hafta ise sizlere dünyanın bilinen en eski kadın teşkilatı olan Bacıyan-ı Rum’dan bahsetmek istiyorum. Bacıyan-ı Rum, 13.yy da Kayseri’de Türkmen hanımların oluşturduğu bir teşkilattır. Bacı kelimesi, abla-kız kardeş; Rum kelimesi ise Anadolu anlamına gelmektedir. Dolayısıyla Anadolu Kadınlar Teşkilatı anlamını taşımaktadır.

Bu teşkilattan ilk bahseden kişi 15.yy Osmanlı tarihçisi Aşıkpaşazade’dir. Anadolu’nun İslamlaşmasında ve Türkleşmesinde önemli katkılar yapan teşkilatın kurucusu Fatma Bacı’dır. Bu teşkilatın varlığı Hacı Bektaşi Veli’nin Menakıbname’si olan Vilayetname ‘de de karşımıza çıkmaktadır. Vilayetname’de Fatma Bacı’nın diğer isimleri, Kadıncık Ana, Kutlu Melek, Hatun Ana ve Fatma Nuriye olarak geçer.

FATMA BACI         

Fatma Bacı, Şeyh Evhadüddin Kirmani’nin kızı ve Ahi evran’ın eşidir. İyi bir eğitim alan bu hanım bilgi ve donanımıyla kadınlara bir araya getirerek ekonomik, kültürel, askeri ve dini nice hizmetlere liderlik yapmıştır. Bacıyan-ı Rum kadınları Kayseri sanayi sitesinde bir yandan mesleklerini icra ederken bir yandan da dini eğitimlerini alıyorlardı.

Bacıyan-ı Rum’un eğitim sistemine bakıldığında,  Öncelikle üyelere, yamak, çırak, kalfa ve usta sıralamasıyla mesleki eğitim verildiğini görürüz. Bunun yanı sıra zaviyelerde, dini, ahlaki ve hayatla ilgili bilgiler edinmekteydiler. Ayrıca binicilik, atçılık gibi eğitimlerde alan bu kadınlar, Kayseri’nin Moğollar tarafından işgalinde Ahilerle birlikte savaşmışlardır. Solganları, İşine, aşına, eşine sahip ol’dur.

Moğal istilasıyla harap olan Anadolu’nun çeşitli yerlerine dağılan bu kadınlar, gittikleri yerlere hizmet götürmüşlerdir. Gittikleri yerlerde kadınları yetiştirmeye önem veren bu savaşçı kadınlar, hayır işlerinde de etkin olmuşlardır.

Bu teşkilatın tasavvufi bir niteliği de bulunduğu muhakkaktır. Faaliyetlerini bir Tarikat disiplini ve metodu içinde sürdüren bu kadınlar hem hayatın içinde her alanda yer almışlar hem de kültürel faaliyetler ile toplumun imarında rol üstlenmişlerdir.

Bacıyan-ı Rum, Tasavvufun yaşamın her alanını düzenleyen muazzam bir sistem olduğunu da bizlere gösterir. İmkan yoktur ki (ne kadar elzem olsa da!), sadece ekonomik, kültürel, bilimsel gelişmelerle bir millet varlığını sağlam kökler üzerine kursun. İlim, bilim ve kültür eğer varlığını inançla geliştirebilirse nasıl büyük bir gücün ortaya çıkacağı tarihimizde mevcuttur.

Tek kanatla uçulmadığı gibi hastalıklı bir kanatla da uzun süre uçamazsınız. Dünya ve toplum olarak hasta kanatlara sahip olduğumuz aşikârdır. Bu hasta kanatları iyileştirmek, kadın erkek el ele uçabilmek ve daha güzel bir toplum olabilmemiz için Tasavvufu yeniden diriltmemiz gerekiyor. Bunun için ön yargılardan kurtulmuş, okuyan, kendini geliştiren, ahlakı ve ilmini harmanlamış, ayakları üzerine sağlam basan Fatma Bacı’lara ve Ahi evran’lara ihtiyacımız var.

Bu günleri görür müyüz bilmem ama karınca misali yolda olmayı çok kıymetli görüyorum. Korkmak, geri çekilmek, boş vermek değil de hepimiz elinden geleni yapmakla yükümlü. Belki böylece daha huzurlu, mutlu, sağlıklı ve millet olmanın bilincine, ayrışmadan, ötekileştirmeden, ayırmadan, kayırmadan yeniden varabiliriz. Siz ne dersiniz?

Baki selam ve dua ile, hayırlı günleriniz ola.

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?