BIST 100
10.838,50 -1,29%
DOLAR
42,4444 0,18%
EURO
48,9378 -0,01%
GRAM ALTIN
5.541,94 -0,22%
FAİZ
39,68 0,25%
GÜMÜŞ GRAM
67,41 -2,06%
BITCOIN
83.031,00 -4,79%
GBP/TRY
55,5329 0,13%
EUR/USD
1,1523 -0,04%
BRENT
63,03 -0,55%
ÇEYREK ALTIN
9.061,07 -0,22%
Balıkesir Açık
Balıkesir hava durumu
24 °

İBN RÜŞD

meltem kaya

GİRİŞ

Dedesinin dedesi olan Rüşd’ün adından dolayı İbn Rüşd (Rüşd oğlu) diye tanınmıştır. Tam adı Ebul Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd’tür ve İslam aleminde yetişmiş en büyük filozoflardan biridir. 520/1126’da Endülüs’ün Kurtuba şehrinde doğmuş, 9 Safer 595/1198’de, Fas’ın merkezi Merakeş’te vefat etmiştir. Maliki mezhebinin önde gelen alimlerindendir. Şeri ilimlerin yanında tıp ve felsefe eğitimi almıştır. Dönemin tanınmış filozofu İbn Tufeyl tarafından, aydın bir devlet adamı olan Halife Ebu Yakup Yusuf’a takdim edildi. Aynı yılda ünlü tıp ansiklopedisi “el-Külliyât”ı tamamladı. Felsefeye merakı olan Halife onu Aristoteles’in eserlerine yönlendirerek şerh etmesini istemiştir. (Sürmeli,2012)

Halifenin desteğini de alan İbn Rüşd, 1169 yılında İşbîliye (Sevilla) kadılığına atanır ve kısa bir süre sonra da (1171) Kurtuba baş kadılığına (kādi’l-kudât, kādi’l-cemâ‘a) tayin edilir. 10 Aralık 1198 (9 Safer 595) tarihinde Merakeş’te vefat eden filozofun önce burada defnedilen cenazesi daha sonra doğup büyüdüğü, yetiştiği, kadı ve kādi’l-kudât olarak görev yaptığı Kurtuba ’ya nakledilerek İbn Abbâs Mezarlığı’ndaki aile kabristanında toprağa verilmiştir. (Sarıoğlu, 2018)

İBN RÜŞD’ÜN DİN ANLAYIŞI   

İbn Rüşd din-felsefe ilişkisini Faslü’l-makāl adıyla bağımsız bir eserde ele almış olması konuya atfetmiş olduğu önemin bir göstergesidir. Onun din-felsefe ilişkisine bakışını ortaya koyabilmek için din ile felsefe anlayışına kısaca değinmek gerektiği kanaatindeyim. Hemen her felsefenin, tartışılmaya değer bulduğu konu, diğer felsefeninkinden farklı olsa da Hayatın bizzat içinden yükselen bir etkinlik olarak felsefe, aslında yaşamın diğer olgularından çok uzaklarda ya da onlardan çok farklı değildir. Sözgelimi kimi zaman o, soğuk algınlığı kadar basit bir şeydir, kimi zaman kalp krizi kadar dramatiktir. Kimi zaman ise, sözgelimi bir veba kadar vurucu ve yıkıcı bir şeydir. “Yaşam, zaman stadyumunda bir yarış, bir performanslar ve tercihler zinciri midir? Engellerle dolu bir yolu izleyip, bu engelleri aşarak, bir noktadan diğerine ulaşmak için sarf edilen bir çabadan mı ibarettir yoksa? Sadece bir yerlere ulaşmak, ya da bir şeyler olmak mıdır? Yoksa seçilmiş ya da verilmiş belli bir yolda yürüyüşüne devam etmek, kimi zaman da koşmak mıdır? Hepsidir yaşam. (Işıldak, 2006)

Dini kısaca tanımlamak gerekirse, insanların yaratıcı olarak kabul ettikleri üstün güce olan imanlarını, ona yapacakları ibadetlerin bütününü ve bu imana göre davranışlarının nasıl olması gerektiğini düzenleyen inanış yolu demektir. Kur’an’a göre din, insanın zihinsel işlevlerini / inanç ve düşüncelerini, tutumlarını, davranışlarını / ibadetlerini ve sosyal yapılarını / cemaatler vb. organizasyonlarını belirleyen bir sistemdir. (Bilgin, 2014)

Onun felsefi terminolojisinde ‘i’tibâr’ (Haşr suresinin 2. ayetinde geçen “i’tibâr” sözcüğünü, kıyas ve istidlâl anlamında kullanır.); bilinenden hareketle bilinmeyeni çıkarmak ya da bilinen bir şeyden bilinmeyen bir şeyi ortaya koymaktır. Bundan dolayı o, akli kıyaslarda bulunarak varlık üzerinde düşünmenin dinî açıdan farz olduğunu savunmuştur.  Hem fıkhî ve hem de aklî kıyası meşru gören İbn Rüşd, bilimin milliyeti olmadığına ve ortak insanlık birikimi olduğuna değinerek, bizden öncekilerin bu konuda söylediklerinden yararlanmamız gerektiğini verdiği “bıçak” misaliyle çok güzel anlatır.
Bu konuda müellif şunları söyler: “Nasıl ki hayvan boğazlamada kullanılan bir bıçağın, herhangi bir Müslüman veya gayrimüslim tarafından icat edilmesi neticeyi değiştirmezse -ki, burada önemli olan hayvan kesmenin sıhhat ve usulüne riayet etmektir-mantık, felsefe veya tabiat bilimlerini başkalarının geliştirmiş olması bu misalden farklı değildir. Tıpkı işte bunun gibi, gaye olmayan alet ilimlerini -mantık gibi- gayrimüslimlerden almanın da bir sakıncası yoktur.” (Altıntaş, 2002)

Dinin de felsefenin de ekseninde insan olduğu kanaatinde olan Rüşd, “İnsan, özüyle (zât, somut varlık) değil, ancak özüyle birlikte bulunan akıl sebebiyle insandır ve varlık alanındaki her şeyden daha üstündür.”  Aklın nazarî ve amelî olmak üzere iki temel işlevi bulunmaktadır. Ve insanın gayesi bu iki akıl açısından yetkinliğe ulaşmaktır. İnsanın hayal edemeyeceği şeyi bilemeyeceğini savunan Rüşd, aklı bu sebeple 3 kısmı ayırmıştır: 1. Ona göre, kimi insanlar herhangi bir şey hakkında bilgi edinirken duyular kanalıyla elde edilen ilk bilgilerle yetinir yahut yetinmek durumunda kalır. 2. Bazı insanlar ise aklî kıyas (burhân) yoluyla daha üst düzeydeki soyut gerçeklerin bilgisine ulaşırlar. 3. Bu iki düzey arasında kalanların ise “cedelî bilgiye sahip olduğunu söyler. Cedelî/diyalektik bilgi, hatâbet ehli için bir anlam ve önem taşımayan bazı şeyleri fark edip önemsemekle beraber, bunlara dair bilgileri “burhânî bilgi” seviyesine ulaşamayan kimselerin bilgisini ifade etmektedir. (Sarıoğlu, 2018)

İbn Rüşd’e göre Allah’ın varlığı, peygamberlik müessesi ve ahiret gününe imandan birini kabul etmemek direk küfürdür. O nasları (ayet ve hadislere verilen genel ad) tevil etmenin burhan ehli için farz olduğu görüşünü de savunur. Bunlardan kaçınanlar ise küfür ehlidir çünkü bir üst paragrafta belirttiğimiz gibi aklın çeşitlerine göre kabiliyetlerin farklılığına değinir. Ve herkes sahip olduğu kabiliyet/istidadın gerektirdiği şeyleri yerine getirmekle mükelleftir. İlim ehli olmayanların ise sadece ahiretle ilgili lüzumlu olan bilgileri öğrenmekle yetinmedikleri halde küfre düşeceğini söyler. Ehlinde olmayan ilimden gelen zararı felsefe açısından da değerlendiren İbn Rüşd’e göre felsefeden gelen zararıda, felsefe öğrenen kişilerin bazen ahlaklı olmayışı, dürüst davranmayışı felsefeyi metotlu bir şekilde öğrenmeyişine bağlamaktadır. Ona göre insanların en üstünü, zekisi ve dürüstü olan hâkimleri, varlıkların en üstünü hakkında bilgi sahibi olmaktan mahrum etmek anlamına gelen felsefenin kökten ve toptan yasaklanması büyük bir zulüm ve haksızlıktan başka bir şey değildir. (Sürmeli, 2012) Özetle söylemek gerekirse İbn Rüşd gibi filozoflar ilahi bilgiyi akıl ile açıklamaktadırlar.

ESERLERİ

Tümel- kuramlı (küllî-nazarî) ilimlerden fizikötesi (metafizik) konusunda 8, diyalektik (cedel) konusunda 1, sofistik (safsata) konusunda 1; tikel-kuramlı (cüz’î-nazarî) ilimlerden fizik alanında 19, matematik ve astronomi alanında 5; uygulamalı (amelî) ilimlerden hukuk (fıkıh) alanında 3, ahlak, siyaset ve gramer alanlarında 1’er, tıp konusunda 14; mantık alanında ise 26 olmak üzere toplam 80 eser kaleme almıştır. Eserlerinin bir kısmının ismi şu şekildedir:  bunların bazıları Türkçe ’ye çevrilmiştir: Tutarsızlığın Tutarsızlığı (Tehâfütü Tehâfüti’l-felâsife), Felsefe-Din İlişkileri (el-Keşf an menâhici’l-edille ve akâ’idi’l-mille, Faslu’l-makâl, ed-Damîme), Metafizik fierhi (Cevâmi‘u Mâba’de’t-tabî‘a), Psikoloji fierhi (Telhîsu Kitâbi’n-Nefs), Siyasete Dair Temel Bilgiler (Telhîsü’s-Siyase li Eşâtûn), Telhîsu İlâhiyyât li-Nikulâvus, Kitâbü’s-Semâ‘i’t-tabî‘î, Telhîsu Kitâbi’s-Semâ‘i’t-tabî‘î, fierhu Kitâbi’s-Semâ‘i’t-tabî‘î, Kitâbü’s-Semâ’ ve’l-âlem, fierhu Kitâbi’s-Semâ’ ve’lâlem, Telhîsu Kitâbi’l-kevn ve’l-fesâd, Kitâbü’l-Âsâri’l-‘ulviyye, Cevâmi‘u’l-hiss ve’lmahsûs, fierhu Kitâbi’n-Nefs, Telhîsu Risâleti’l-ittisal li İbn Bâcce, el-Muhtasar fi’lmantık, Tefsîru Kitâbi’l-Burhân.

KAYNAKÇA

Sürmeli, Mehmet Sadık, İbn Rüşd’de Din Felsefe ilişkisi, 2012

Sarıoğlu, Hüseyin, İbn Rüşd: Bir Denge Filozofu, 2018

Işık, Meral, Felsefe Nedir? 2006

Bilgin, Doç.Dr. Abdülcelil, Muş Alpaslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, 2014

Altıntaş, Ramazan, Diyanet dergi İbn Rüşd’de Din-Felsefe İlişkisi, 2002

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?