
Virüs ile mücadele ettiğimiz şu günlerde hepimizin çıkaracağı dersler olduğu kanaatindeyim. Çevremiz ve kendimiz adına alınan önlemlerle bir kez daha idrak ettik ki her koyun kendi bacağından asılmıyor. Evet, düz mantıkla bakıldığında her koyunu ayrı ayrı görürüz. Ama günün sonunda hepsi aynı ağıla doluşurlar.
İnsan olduğumuzu ve insan olmanın “bir” olabilmek olduğu bizlere unutturuldu. Bizimde işimize geldi sanırım. Bunun sorumluluğu ile uğraşmak nefislerimize zor geldi. İşte şimdi bir musibet kapılarımızdan içeri girdi. Bizleri evlere hapis eden ve özgürlüğümüzü kısıtlayan bu mikroptan almamız gereken dersleri alamaz isek, korkarım anlayalım diye daha kötüleri gelecek.
Şimdi markete çıkmaya bile korkar durumdasın. Elinde kumanda ya da internetten kaç kişi hastalandı, ölen var mı diye, sağlık bakanı ne açıklama yapmış bekliyorsun. Evine stokladığın o yiyecekler ruhunu teskin etmiyor. Güvende hissedemiyorsun. Ya sana bulaşırsa ne olur değil mi? Bu düşünce senin huzurunu kaçırmaya yetiyor.
Virüs bencilliği gidermeye yetmiyor elbette ama bir farkındalık oluşturabilir. Bi bak kendine! Olanca doyumsuzluğunla elinden gelse marketi yağmalarsın değil mi? Başkalarını düşünmezsin. Çünkü eğer işler ciddileşirse hayatta kalan SEN olmalısın. Sen sen… Ne kadar önemli ve özelsin değil mi. Her şeye sadece senin hakkın var, yaşamaya, yemeye, ölmemeye, daha iyisine...
Belki ailenle hiç vakit geçirmiyor, onlarla ilgilenmiyordun. Çocuğunla bir oyun bile oynamamıştın belki de. Sahi eşinin gözlerine en son ne zaman bakmıştın? Tanıştın mı şimdi onlarla, yeniden. Nasıl güzel insanlar mıymışlar?
Peki ya o arayıp sormadığın anne baban. Onlar nasıllarmış. Mecbur hissettiğin için haftada bir arıyordun belki de. Yoksa o kadar bile mi evlat olamadın.
Sahi en son ne zaman dua etmiştin?
Şimdi korkunca bir yaratıcı olduğunu hatırladın değil mi? Ama O Allah öyle büyük işte. Ne kadar aciz olduğumuzu topyekûn hatırlattı bize. Gelişmiş ilim ve teknoloji ile bugünün şartlarında küçücük bir virüs ile başa çıkılamaması çok komik değil mi?
Elbette virüsü küçümsüyor değilim ve de durumun ciddiliğinin farkındayım. Sadece farklı bir yerden bakmaya çalışıyorum. Sana gelen bu mesajı bir de böyle değerlendir istiyorum. Hepimize gelen bu mesaj ile daha iyi insan olmayı, dünyanın kimseye kalmayacağını görelim istiyorum. Kıyamet alametimi, dünyanın sonu mu geldi diye telaş edeceğine, ölürsem Allaha nasıl hesap vereceğim, amel defterimi neyle doldurdum gibi konulara odaklanmayı diliyorum.
En azından düşünmene vesile olduysa bu yazı, hani hepimiz günün sonunda aynı ağıla doluşmuştuk ya, belki diğer koyunları da uyandırmak istersin… Ne dersin?
NURDAN HARFLER
Allah âdeme nurundan üfledi ve ol dedi. Zavallı insan üzerine basılan bir topraktan Halk edildi de kendini bir şey sandı. Yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak bu insanı mı yaratacaksın diye soran Meleklere, ben sizin bilmediğinizi bilirim dedi. Ve Allah âdeme isimleri öğretti sonra. Öğren, bilgiyle, ilimle donan ve sana yolladığım mesajları Oku! ama HİÇ ol!
Çünkü âdem yokluk demekti...
Bu hiçlik ile insandan beklenen tevazu idi. Evet Sen! Allahın yeryüzündeki halifesisin. Ama bu seni İblis gibi kibre götürmesin, haddini bil, sen aciz bir kulsun. Evet, onun denizinde bir katresin. Ama denizden bir parça taşıdığını unutup da Firavunlaşma. Kendini deniz sanma! Çünkü senin gücün hiçbir şeye yetmez.
Allah Kıyamet Süresi 36,ayette der ki : “ İnsan kendinin başıboş bırakılacağını mı sanır”. Elbette insanı Cennetten Dünyaya gönderen Allah, bunun sebeplerini anlayalım ve başıboş olmadığımızı idrak edelim diye bize mesaj ve öğütlerle dolu olan kitabımız KURANI KERİMİ indirmiştir.
Ama bizim gönül ekranımız okunmamış mesajlarla dolu değil mi? Okumaz isek, Allahın bize ne dediğini nasıl anlayabiliriz. Bizden ne beklediğini, nasıl kul olmamızı istediğini, neleri yaparsak ceza vereceğini, kendimize ve başka insanlara karşı sorumluluğumuz nedir? Dahası ey insan, nerede durman gerektiğini okumazsan nasıl bilebilirsin.
Maalesef toplum olarak, ana baba atadan edindiğimiz, eğri büğrü harflerle çoğumuz hayatını sonlandırıyor. Eğri büğrü harf demem, yalan yanlış ya da eksik bilgiler olması ve tabiî ki Kuranı Kerimin harflerden oluşmasından. Hâlbuki Allah insanlara mesaj yollamış ve bizden onu açıp okumamızı istiyor. Sadece bir an düşünelim istiyorum. Sevdiğin birini devamlı arıyorsun ama o telefonu açmıyor!
Allah da seni seviyor. Peygamberi ile sana kitap göndermiş. O kitap aracılığıyla seninle konuşuyor, kulum seni bekliyorum, iste vereyim, diyor. Günde 5 kere seninle buluşmak istiyor. Sana öyle kıymet veriyor. Ne zamana kadar kulaklarını kapatacaksın.
Maalesef Kuran okumayı bilmeyen çok insanımız var. Hepimizin eve kapandığı, adeta zorunlu uzlete çekildiği şu günleri inşallah güzel değerlendirebilir, kendimizle ve kulluğumuzla yüzleşebiliriz. Kuran kursları, camiler, internet dilediğin her yerden ulaşabilir öğrenebilirsin. Çevrende okumayı bilen insanlar muhakkak vardır, eminim onlarda seve seve yardımcı olurlar. Geç değil emin ol! Yaşın kaç olursa olsun, sadece bir niyetlik uzaklık var aranızda.
HATIRLA ! OKUNMAMIŞ BİR MESAJIN VAR!

