
Bir önceki mertebe olan radiye de kişi Allah’tan gelen her şeye razı olmuştu. Mardiyye nefs sahiplerinden de Allah razı olmuştur. Yine Fecr süresi 28. Ayette bu nefs de şu şekilde geçmiştir: “İrci‘î ilâ rabbiki râdiyeten Mardiyyeh “Sen ondan râzı, O da senden râzı olarak Rabbine dön” âyeti bunu göstermektedir.” Semennûdî’ye göre, nefis, radiye rakamında iken içinde bulunduğu hâl devam etse hem Hakk’ın hem de halkın yanında ‚nefs-i mardiye‛ olarak isimlendirilir. Bu makamdaki nefsin seyri, seyir anillah; âlemi, şehadet; mahâlli, hâfâ; hâli, hayret; vâridi ise şeriattır.
Kişi Peygamber (s.a.v.)’in manevi anlamda halifesi olmaya hak kazanmıştır. Bu makamın esması Ya Kayyum ismi şerifidir. Nefsi mardiyye’nin sıfatları şöyledir: Terk-i mâsivâ'allah (Allah’tan gayrı ne varsa terk etmek), Lutf-i bi-halkillah (Mahlukata şefkat ve lütuf ile muamele), Tekarrüb-i illallah (Allah'a yaklaşmak), Tefekkür-i fî masnû'âtillah (Yaratılanlar üzerinde tefekkür), Rıza’yı bimâ kasemillah (Hakk'ın her türlü taksimini râzı olmak), Ma'rifetullah-i hakka ma'rifetih (Allah'ı hakkıyla bilmek). Bu altı sıfatı tamamlayanlar nefsi safiye’ye ulaşırlar.
Bu makamda kulun teslimiyeti kemal bulmuş benlik davasından tamamen geçmiştir. Her işinden önce ve sonra bu ayeti “Allah bana yeter, o ne güzel vekildir” (Ali İmran/173) diyerek yaşamına devam eder.

