
Geçmişle geri kalma
Müstakbele hem dalma
Hâl ile dahî olma
Mevlâ görelim n'eyler
N'eylerse güzel eyler
Zaman… Kimi geçsin diye beklediğimiz kimi ise bitmesin istediğimiz an’lar toplamıdır. Bazen kavgalı bazen barışık olduğumuz olaylar örgüsünün içinde anlam aramaya çalışırız çoğu zaman. İçinde bulunduğumuz ruh haline göre isimlendirme yaparız.
Ebu Ali Dekkâk ise bu hususta şöyle demiştir: “Vakit, içinde bulunduğun haldir. Eğer sen dünyada isen (zihnin, kalbin dünyevî düşüncelerle dolu ise) vaktin dünyadır, eğer âhirette isen vaktin âhirettir. Eğer neşeli isen vaktin neşe, hüzünlüysen vaktin hüzündür.”
Kuran’ı Kerim’de bildirilen Bir takım ibadetlerin zamanla bağlantısı bizlere bildirilmiştir. Namaz, oruç, hac gibi ibadetlerimizde zaman şartı bizlere söylenerek emredilmiştir. Demek ki her vaktin bir gereği var ve biz kullar bunları yapmakla yükümlüyüz.
Tasavvufta vaktin icabını yapmak önemli görülür. Dakikalarımızın sayılı olduğu bu imtihan dünyasında ahiret azığımızı hazırlamaya çalışıyoruz. Burada ektiklerimizi ahirette biçeceğimize göre burada geçirdiğimiz zamanı iyi değerlendirmeli ve hayır üzere geçirmeliyiz.
Geçmişe yapacak bir şeyimiz yok geleceğe çıkacağımızın ise garantisi yoktur. O halde elimizde sadece şu an vardır. Bu sebeple endişe ve üzüntüler ile meşgul olmak yerine an’ın içinde kalıp aldığımız nefesi dahi Allah için vermeye gayret etmeliyiz.

