
Sporcularda daha sık görülen ön çapraz bağ yaralanmalarına, özellikle kadın sporcular ön sırada yer alır. Kadın sporcularda görülme olasılığı erkeklere oranlara 4-8 kat daha fazladır. Futbol, basketbol, hentbol, kayak branşlarında oldukça fazla karşımıza çıkar. Maç esnasında ani durma, yön ve hız değiştirme hareketleri, düşme sonrası sporcuların klinik ve radyolojik muayeneden geçirilmesi gerekir. Kişi kısa zamanda muayene edilemezse birkaç saat sonra dizi kanamaya bağlı şişebileceğinden muayene hem zor hem de koruyucu kas spazmı nedeni ile yanıltıcı olabilir. Tanı X-ray ve MRG yardımyla konur.
Ön çapraz bağ (anterior cruciate ligament – ACL), diz ekleminde femur ve tibia kemiklerini birbirine bağlayan yapılardan, dizin sağlam durmasını sağlayan sert ve lifli bir doku demetidir. Dizin normal iş yapabilmesi sağlamak için tibia kemiğinin anormal bir şekilde öne doğru yer değiştirmesini engelleyen en önemli yapıdır. Görevi dizin rotasyonel hareketlerini sınırlamak, tibianın aşırı hareketlerinin önüne geçmek ve dizin stabilizasyonunu sağlamaktır. Yaralanma anında ses duyulabilir, dizde yoğun şişlik olabilir, ağrı şiddetlidir, hareketlerde kısıtlılıklar oluşur. Ameliyat yapılsın veya yapılmasın nasıl bir rehabilitasyonun uygulanacağı hastanın yaşına, aktivite seviyesine, mesleğine, ileriki dönemde sporla ilgili beklentilerine göre belirlenir. Tabi burada önemli bir nokta da hastalık gelişmeden önceki kas gruplarının durumudur. Kas kuvveti iyi olan hastaların rehabilitasyon süreleri daha hızlı ilerler.
Ortopedist, kişiye en uygun cerrahi yaklaşımı düşünüp, en uygun gördüğü yeni ön çapraz bağ materyalini uygulama kararı verir. Bu seçenekler arasında kişinin kendi kaslarından ya da ölü bir kişiden alınmış aşil tendonu en sık kullanılan alternatiflerdir. Her ne kadar bu süreci belirleyen en önemli faktör cerrahi ameliyat olsa da, cerrahi sonrası rehabilitasyon yeterli uygulanmaz ise kişinin yaşantısı olumsuz etkilenebilir. Rehabilitasyon sürecinde kişi, ailesi, antrenörü, ameliyatı yapan hekim, rehabilitasyon programını oluşturan fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı ve fizyoterapistin uyumu çok önemlidir. Dizdeki eklem hareket açıklığını normal seviyesine döndürmek, kas kuvvetini artırmak, stabiliteyi arttırmak ve fonksiyonları yaralanma öncesi seviyeye getirebilmektir. Erken hareket kazanımı için ağırlık aktarmak, ödem kontrolünü sağlamak, ağrıyı azaltmak, greft varsa aşırı yükten korumak, erken hamstring kuvvetlendirmek, dinamik eklem stabilitesini sağlamak, prorioceptif eğitim ve nöromüsküler reedükasyonu sağlamak, spora özel çeviklik eğitimi vermek hedeflenir.
Sakatlanmanın ilk olduğu anlarda soğuk uygulamak ve dizi yükseğe kaldırarak ağrıyı ve şişliği azaltmaya yardımcı olmak gerekir. Doktorunuzun verdiği ilaçları kullanıp, tedavi ekibinin tavsiyelerine uymak gerekir. Gerekli ise dizlik, koltuk değneği gibi ortezleri kullanmayı ve onlarla yüzürümeyi öğrenmek gerekir. Böylece dizin üstüne binen yükü azaltıp iyileşmeyi hızlandırabiliriz. Fizyoterapistinizin verdiği egzersiz reçetesine bire bir uymak gerekir. Kaslar tek tek değerlendirilip, program ilerletilir.
İlk 3 hafta akut dönem, 3- 6 hafta subakut dönem, 6- 12 hafta kronik dönem tamamlandıktan sonra spora dönüş; izokinetik testlerin sonucuna göre , tam ekstansiyon sağlanınca, ağrısız diz bükme gerçekleştirilince, ödem geçince planlanabilir. Aksamadan düz koşu yapabilmek, merdiveni ve yokuşu rahat inip çıkabilmek, ağrısız sıçrayışlar yapabilmek fonksiyonel aktiviteleri başarabilmek için önemli kriterlerdir. Hafta hafta belirlenen açılarda belirlenen egzersizler yapılmalıdır. Ödem kontrolü, doku hasarının giderilmesi, hastanın uyumu bizlerin rehabilitasyon sürecinde uygulayacağı elektroterapi ajanlarının çeşitliliğini, proprioseptif eğitim, çeviklik-denge egzersizleri pliometrik ve izokinetik testlerin cevaplarını etkileyecektir.
Sakatlanmaların az olduğu, ağrısız günler diliyorum.

