BIST 100
10.922,86 -0,52%
DOLAR
42,4380 0,16%
EURO
48,9013 -0,08%
GRAM ALTIN
5.552,10 -0,04%
FAİZ
39,67 0,23%
GÜMÜŞ GRAM
68,18 -0,95%
BITCOIN
84.140,00 -1,15%
GBP/TRY
55,6323 0,31%
EUR/USD
1,1513 -0,13%
BRENT
62,56 -1,29%
ÇEYREK ALTIN
9.077,69 -0,04%
Balıkesir Açık
Balıkesir hava durumu
20 °

YARA BAKIMI – I

özden certel

Dokuların uzun süre basınç altında kalmasına bağlı olarak gelişen ve daha çok vücudun kemik çıkıntılarının üzerinde gözlenen iskemik doku kaybı;  bası yarası – dekibüt ülseri olarak isimlendirilir. Basınç ülserleri tüm dünyada sağlık bakım kurumlarında önemli bir problem olarak belirtilmektedir. Çünkü basınç ülserleri, hastanın yaşam kalitesini etkilemekte ve sağlık bakım maliyetini arttırmaktadır. Basınç ülseri hastanın fiziksel sağlığını etkileyerek yaşamını tehdit etmekte, bağımsızlığını kaybetmesine ve sosyal izolasyon gibi psikolojik problemler yaşamasına neden olmaktadır. Ayrıca hasta ağrı çekmekte, yara bakımı, debritman, greft gibi işlemler nedeniyle hastanede uzun süre yatmakta ve bu durumda hasta ve hastane için ekstra maliyet oluşturmaktadır.

Bası yaralarının insidansını belirleyebilmek oldukça güçtür. 1994 yılında yapılan büyük ölçekli bir prevalans çalışmasında hastanede yatan hastaların % 9’unda, yoğun bakım ünitelerinde yatan hastaların %11’inde bası yarası geliştiği saptanmıştır. Bası yaraları kronik hastaların bir sorunu gibi düşünülse de ülserlerin başlangıcı genellikle hastaların akut dönemine rastlar. Bunun nedeni akut hastalık sırasında dikkatlerin hastanın birincil sorununa yönelmesi ve ülser gelişme riskinin sıklıkla dikkate alınmamasıdır. Ülserlerin %63’ü hasta henüz hastanede yatmakta iken gelişmektedir. Kardiyovasküler hastalıklar sırasında %41, akut nörolojik bozukluklar sırasında %27, ortopedik yaralanmalar sonrasında %15 sıklıkta bası yaraları gözlemlenmiştir.

Dekübit ülserlerinin etyolojisi multifaktöriyeldir ve sadece tek başına basıncın bir sonucu değildir. Malnütrisyon (beslenmenin içerik ve miktar bakımından yetersiz olması), dolaşım bozukluğu, infeksiyon, uygulanan ilaçlar ve diğer faktörlerde etkili olabilmektedir. Bu faktörlere değinecek olursak; bası şiddeti ve süresi, patolojik değişimler, basınçtan sonra ödem ve hücre infiltrasyonu, iskeminin derecesi veya süresinin artması, duyu ve motor işlevlerimizin tam olmaması, deri ve yatak çarşafı arasında meydana gelen zıt yönlü makaslayıcı kuvvet, nem (idrar, ter, gaita) sayılabilir.

Her 1°C lık ısı artışı doku metabolizmasında ve O2 gereksiniminde % 10 luk artışa yol açmaktadır. Doku iskemisi doku ısısında artışla birlikte olduğunda, iskemik durumdaki hücrelerin metabolizması daha büyük tehlike altındadır. Yaş ilerledikçe iskemik ülser insidansı artmaktadır. 30 yaşından sonra derinin elastisitesi, katlanabilirliği azalmaktadır. 50 yaşından sonra deride kan akımı azalmaktadır. Yaşın ilerlemesi ile, deri perfüzyonu ve deri turgorunda bozulma, kollajen rejenerasyonu, serum albumin düzeyi ve immün cevapta azalma, yağ dokusunun azalmasına bağlı zayıflık,  doku elastikiyeti kaybı, epidermis ve dermis arasındaki bağlantının zayıflaması, mental durumun bozulması yaşlılarda basınç ülserlerinin gelişmesinde rol oynayan faktörlerdir. Bunun dışında; ödem, anemi, sistemik infeksiyon, sigara içme, psikolojik faktörler, kan glikoz düzeyinin yükselmesi, hastalığın ciddiyeti,  kuru cilt, vücut ısısının yükselmesi, kan vizkositesinin artması, kan basıncının azalması basınç ülserlerinin gelişmesinde rol oynayan diğer faktörlerdir.

Sağlık açısından son derece önemli ve acil müdehale edilmesi gereken bir durumdur.

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?