
Yara bakımında doku beslenmesi en ciddi konudur. Bası yarası gelişme riskinin azaltılmasında; hastaların beslenme durumunun değerlendirilmesinin ve gerekli durumlarda beslenme desteği verilmesinin önemi büyüktür. Bireylerin besin gereksinimleri yaş, cinsiyet, beden ağırlığı, beden tipi, aktivite ve stres düzeyi gibi birçok faktörlere bağlı olarak değişebilir. Normal yara iyileşmesinin devam edebilmesi için serum albümin düzeylerinin en az 2gr/ml olması gerekmektedir. Normal yara iyileşmesi için gerekli A ve C vitaminleri, epitelizasyon ve fibroblast proliferasyonu için gereken çinko, birçok enzimatik süreçte kofaktör olarak rol alan kalsiyum, kollajen metabolizmasına katılan demir ve bakır elementleri diyete eklenmelidir. Dışkı kontaminasyonu bası yaralarının tedavisinde önemli bir sorun olduğundan düşük posalı besinler tercih edilmelidir. Enfeksiyon riski azaltılmalıdır. Bası yarası olan hastalarda sıklıkla eşlik eden bir üriner sistem yada solunum yolu enfeksiyonu bulunur. Anemi önlenmeli, yeterli doku oksijenasyonunun sağlanması açısından hemoglobin değerinin yüksek tutulması gerekmektedir. Tedavi edilmemesi durumunda bakteriyemi gelişebilir. Bakteriyemi varlığında bası altındaki iskemik dokularda bakteriler lokalize olarak enfeksiyon gelişmesine neden olurlar. Sistemik enfeksiyon uygun antibiyotiklerle tedavi edilmeli, idrar sondalarının bakımına dikkat edilmeli, rezidüel idrar boşaltılmalı, iyi bir solunum ve hidrasyon rehabilitasyonu yapılmalıdır. Kontraktürlerin (eklemde oluşan anormal postür) düzeltilmesi için verilen egzersizler, gösterilen pozisyonlamalar düzenli yapılmalıdır.
Oluşan yarada uygulanan debritmanın ardından topikal yara bakımı başlanır. Topikal yara bakımında amaçlanan yarayı cerrahi olarak kapatmaya hazır hale getirmektir. Küçük ve yüzeyel olan ülserler, basının uzaklaştırılması ve yara bakımı ile alttan dolan granülasyonun çevreden epitelize olması ile kapanabilir. Bu şekilde iyileşmiş yaralarda yeterince sağlam bir örtü oluşmadığından tekrarlama sık olur. Genel durumu cerrahiye izin vermeyecek derecede kötü olan hastalarda iyi yara bakımı ile en azından ülserin daha da ilerlememesi sağlanır. Topikal yara bakımında amaçlanan yaranın nemli tutulması, yarada gelişen debrisin mekanik olarak uzaklaştırıması ve bakterisidal etki ile lokal enfeksiyonun gerilemesidir. Uygun yara bakımı, basının ortadan kaldırılması ve beslenme durumunun düzeltilmesi ile çoğu yüzeyel ülserler kısa sürede iyileşebilirler. Bası yaralarında cerrahi tedavi eksizyonel debritman, kemik çıkıntılarının uzaklaştırılması ve yaranın kalıcı bir örtü ile örtülmesinden oluşur.
Bası yaralarının gerek önlenmesinde gerekse tedavisinde temel ilke ağırlık taşıyan bölgelerin uğradığı basıncı en aza indirmek ve uzun süreli basıdan kaçınmaktır. Bunun için; basınç bölgelerinin tanılanması, uygun skalanın uygulanması, riskli hastaların belirlenmesi, cilt bakımının sağlaması, hastaya uygun pozisyon verilmesi, hava dolaşımlı yatakların kullanılması, beslenmenin düzenlenmesi, hasta ve hasta yakınlarının bilgilendirilmesi, kayıt tutulması gerekir.
Bası yaralarının yerleri hastalığın aşamasına, hastanın pozisyonuna göre değişir. Yatağa bağımlı bir hastada pencerenin yada televizyonun konumu bile yaraların gelişme yerlerini etkileyebilir. Hastalarda rehabilitasyona erken başlanarak bası yarası gelişime önlem alınabilir. Hastanın yatakta oturmasına izin verildiğinde sürtünme ve makaslama kuvvetleri de devreye girer ve kolaylıkla yaralar açılabilir. Tüm riskli bireylerin derileri en az günde bir kez gözlenmeli( renk, yanık, kabarcık, şişlik, sivilce, morluk, çürüme, kesik), özellikle kemik çıkıntılarına dikkat edilmelidir. Hastanın cildi her gün hiperemi yönünden gözlenmelidir. Deri temiz ve kuru tutulmalı, deri temizliğinin sıklığı gereksinime ya da hastanın tercihine göre yapılmalı, deri ılık su ve cilt PH’ sına uygun yumuşak sabun ile fazla bastırılmadan temizlenmeli, sürtünmeyi önlemek için deri nemlendirilmeli (nemlendiriciler alkol içermemeli), çevre ısısı ve nemi ayarlanmalı (ılık ve yeterince nemli), lastik simitler kullanmamalı, basınç bölgelerinin etrafına masaj yapmalı, sentetik giysi ve çarşaf kullanmamalı, dar giysilerden kaçınılmalı, fermuarlı ve düğmeli giysilere dikkat edilmeli, pamuklu hava geçirgen emici giysiler tercih edilmeli, yatak takımları gergin olmalı, yara drenajı, inkontinans kontrol edilmeli, inkontinans sonrasında perine temizliği hemen yapılmalı cilt kesinlikle nemli ve ıslak bırakılmamalıdır.
Hastanın giysi ve çarşafları ıslandıkça değiştirilmeli, nemlilik kontrol altına alınamıyorsa ıslaklığı emen ve deriyi kuru tutan materyaller kullanılmalı, inkontinanslı hastalarda koruyucu kremler kullanılmalı(yatak koruyucularının allerjen olmamasına dikkat edilmeli), ayak ve tırnak bakımı günlük yapılmalı, protez ve ayakkabı kullanımından sonra cilt mutlaka kontrol edilmelidir. Yer değiştirirken hastanın kendini kaydırmaması sağlanır, gövdesinin tekerlikli sandalyeye ve cihazlara tam uymasına dikkat edilir, oturduğu yerlere bir yastık veya oturma minderi kullanılır, oluşabilecek yanıklardan kaçınılır.
Hastayı kaldırma ve çevirme rasgele yapılmamalı ve bu konuda eğitim gerektiren özel teknikler içermelidir. Sürtünmeyi önlemek için hasta kaldırılarak çevrilmelidir. Oldukça sık uygulanan, iki kişinin koltuk altından tutarak hastayı yukarı çekmesi, sürtünmeye yol açtığı için yanlış bir yöntemdir (makaslama kuvvetleri). Hastanın pozisyonunun değiştirilmesine fiziksel ve mental durumuna, kullanılan yatak ve sandalyenin tipine ve diğer tedavi koşullarına göre karar verilir. 24 saatlik pozisyon değiştirme planı yapılmalıdır. Basıncı azaltmak için en az 2 saatte bir pozisyon değiştirilmeli, hastanın ayaklarına destek koyarak ayak ucuna kayması engellenmeli ve yatağın ayak ucu hafifçe yükseltilmelidir. Hasta duyu kaybı olan bölge üzerine 15-20 dakikadan fazla yatmamalıdır. Hasta basıncı azaltan yatakta yatmalı, (havalı, sulu ve latex köpük yataklar, koyun postu ) ve ekstremiteler köpük, jel, yumuşak yastık gibi materyal ile desteklenmeli, sandalye tekerlekli sandalyede oturan hastaların pozisyonu saatte bir değiştirilmeli; eğer hasta kendi pozisyonunu değiştirebiliyorsa 15 dakikada bir pozisyonunu değiştirmelidir. Hastanın hareket yeteneği varsa yürümeye teşvik edilmeli, eklemlerde kontraktür oluşmaması için gün içinde egzersizleri yaptırılmalıdır. Aile veya hastaya bakan kişiler önlemede kullanılan araç-gereç konusunda eğitilmelidir. Hastaya yapılan tüm işlemeler hasta dosyasına kaydedilmelidir.
Son derece ciddi, hayati önem taşıyan bu konu her kademedeki sağlık çalışanı için ve aileler için çok önemlidir.

