BIST 100
10.836,65 -1,30%
DOLAR
42,4452 0,18%
EURO
48,9066 -0,07%
GRAM ALTIN
5.518,45 -0,64%
FAİZ
39,58 0,00%
GÜMÜŞ GRAM
66,91 -2,79%
BITCOIN
82.170,00 -5,77%
GBP/TRY
55,4123 -0,09%
EUR/USD
1,1517 -0,10%
BRENT
61,99 -2,19%
ÇEYREK ALTIN
9.022,67 -0,64%
Balıkesir Açık
Balıkesir hava durumu
22 °

3 MAYIS’TA NE OLDU?

ramazan karaca

Bugün 3 Mayıs… 3 Mayıs’ta ne olduğunu ve nelerin yapıldığını unutmamak ve de o insanları saygıyla ve rahmetle anmak adına her yıl etkinlikler yapılıyordu; tabii ki bu salgın belasından önceki yallarda… Başta Balıkesir’imiz olmak üzere ülkenin dört bir yanında 3 Mayıs en anlamlı bir şekilde ele alınırdı. Ben de bugün bu konuya değinmek istiyorum.  Evet, 3 Mayıs Türk Milliyetçileri Günü olarak anılıyordu ve kutlanıyordu...

Peki, ne olmuştu 3 Mayıs’ta? Başbuğ Alpaslan Türkeş bu olayın gelişimini bir röportajında anlatmıştı. Kısa bir özetini buraya alıyorum: “3 Mayıs olayları 1944 yılında meydana gelmiştir. O dönemde memleketimiz tek parti diktatörlüğü altındaydı. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı tutuklanmış olan Marksistlere geniş destek ve yardım sağlamaktaydı. Bu sıralarda çıkmakta olan ‘Orkun’ ve ‘Orhun’ isimli dergide zamanın Başbakanı Şükrü SARAÇOGLU’na, bir açık mektup yayımlandı. Mektupların yazarı olan Nihal ATSIZ Bey hakkında tanınmış Marksistlerden olan ve o sırada Devlet Konservatuarında öğretmen bulunan Sabahattin Ali’nin hakaret davası açmasını temin ettiler. Mahkemeler sırasında da gençler Ankara caddelerinde heyecanlı gösteriler yaptılar; komünist eserleri meydanlarda yaktılar. Bunun üzerine iktidar işi tertip yapmaya götürdü ve başta rahmetli Nihal ATSIZ Bey olmak üzere onun kardeşi Nejdet SANÇAR Bey ve arkadaşlarının evleri arandı. Orhun Dergisi’nin yönetim yeri arandı ve bu kimseler tutuklandı. İstanbul 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi’nde 23 sanık hakkında dava açıldı.

(Bu 23 kişi şu isimlerden oluşuyordu: Zeki Velidî Togan, Hasan Ferit Cansever, Hüseyin Nihal Atsız, Alparslan Türkeş, Nejdet Sançar, Fethi Tevetoğlu, Orhan Şaik Gökyay, Reha Oğuz Türkan , Hüseyin Namık Orkun, Sait Bilgiç, M. Zeki Özgür, İsmet Tümtürk, Hikmet Tanyu, Hamza Sâdi Özbek, Muzaffer Eriş, Cebbar Şenel, Nurullah Barıman, Cihat Savaşfer, Fazıl Hisarcıklı,O. Yusuf Kadıgil, Fehiman Altan, Cemal Oğuz Öcal, Saim Bayrak.)

Fakat o zaman ki Askeri Yargıtay büyük bir adalet misali vererek ve aynı zamanda milli şuurluluk göstererek, mahkemenin kararını bozdu, dava dosyasını da 1 No’lu mahkemeden 2 No’lu mahkemeye sevk etti. 2 No’lu sıkıyönetim mahkemesinde görülen dava neticesinde bütün sanıklar beraat ettiler. Bahsettiğimiz davadan sonra dava sanıklarından avukat Said BİLGİÇ Bey 3 Mayıs’ın “Türkçüler Günü” olmasını teklif etti. Onun bu teklifi diğer arkadaşlar tarafından da benimsendi. O zamandan beri her 3 Mayıs günü Türkçüler ve Milliyetçiler kırlara giderek, bugünü bir bayram olarak kabul etmişler, o gün Türk Milliyetçiliğini anlatmaya, çeşitli konferanslar vermeye ve dergilerde bu konuları yazmaya başladılar.”

Bu konuda Birlik Gazetesi sahibi Gazeteci –Yazar Sıtkı Şeremetli de bu önemli tarihi olayı “Tabutlukların Hikâyesi” adlı kitabında anlatmıştı. Kitapta aynı zamanda Balıkesir’den 1944 anıları yer alıyor. O yıllarda yaşayan son tanıkların anlattıklarını kitaplaştıran Sıtkı Şeremetli, girişte şunları yazıyor: “1944 yılında komünizm tehlikesine karşı Türk Milliyetçilerinin verdikleri gerçekten büyük bir mücadele vardır. Bu mücadele yüzünden o dönemin Türk Milliyetçileri büyük eziyet, zulüm ve işkenceler görmüşlerdi. Ancak maalesef o dönemde yaşanan bu tarihi olaylarla ilgili Türkiye genelinde yazılı eser sayısı çok azdır. Bir başka gerçekse şudur; yine o dönemde yaşanan 1944 Milliyetçilik olaylarının en etkin isimlerinin yaşadığı şehir Balıkesir’dir. Maalesef o dönemde yaşanan bu tarihi olayların Balıkesir ve Balıkesirlilerin anılarıyla ilgili yazılı hiçbir eseri yoktur. Hâlbuki 1944 Milliyetçilik olaylarının en önde gelen isimleri hep Balıkesir’deki faaliyetleri ve yaşamları ile tanınmışlardır.”

TABUTLUK NEDİR?

Tutukluluk günlerindeki işkencelerin en acımasız ve etkilisi ‘tabutluk’ adı verilen hücrelerdir. Bu hücreye tabutluk denmesinin nedeni yetişkin bir insanın ancak sığabileceği boyutlarda, dikine oturtulmuş bir tabut şeklinde olmasıdır. Türkkan’ın anlattığına göre tabutluk, içine konulan kişinin bileklerinden kelepçeyle tavana asıldığı ve ayaklarının yere değmediği; başının birkaç karış üstünde, her biri o zamanki sokak ampulleri kadar büyük, içinde 2000 mumluk filamanları olan iki-üç ampulün yandığı bir işkence odasıydı. Dönemin polis müdürü Haluk Pepe’nin Nazi Almanya’sına yaptığı bir seyahat esnasında öğrenip uygulamaya koyduğu bir işkence tekniğiydi.

YORUM YAP

Yorum yapabilmek için kuralları kabul etmelisiniz.

Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?