
Geçtiğimiz Perşembe günü Susurluk İlçemizin güzel kırsal mahallesi Demirkapı’da çok özel ve güzel bir gün geçirdik. Hem oradaki etkinlik özeldi, hem de kırk yıldır tanıdığımız Ahmet Aydemir abi bizzat davet ettiği ve özel anlara şahit olduğumuz için özeldi…
Demirkapı’yı hemen hemen herkes bilir; yol üstünde olduğu için gelip geçerken aracın içinden görür geçeriz. Ben yıllar önce başka vesilelerle gitmiştim. Son olarak da perşembe günü gittik. Yukarıda da bahsettim; Ahmet Aydemir abimiz: “Benim Demirkapı’da İlkokulumuzun temeli atılacak, sizin de orada olmanızı isterim” deyince Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ramazan Demir arkadaşımızla birlikte bu özel günde Ahmet abiyi kırmadık ve misafir olarak gittik.
1975 yılında hizmete girmiş eski bir okul yerine yeniden bir bina yapılacaktı. Bunun temel atma töreni olacaktı. Gittiğimizde ismi Tarık Akan olan okul müdürü ve Susurluk İlçe Milli Eğitim Müdürü Sami Akoğlan ile sohbet ederek, eski okulun durumu ve yeni okulla ilgili biraz bilgi aldıktan sonra, Milletvekili Mutlu Aydemir de geldi, temel atıldı. Daha sonra bizlerin ve Demirkapılılar ile çevre köylerden gelen muhtarların da katıldığı kısa konuşmaların olduğu bir tören yapıldı.
Okul Müdürü ve Milli Eğitim Müdürünün konuşmalarının ardından Mutlu Aydemir mikrofona geldi ve işte o anda duygusal ve anlamlı dakikalar başladı. Çünkü Mutlu Hanım, babasının kısa hikâyesini anlatırken elinde olmadan gözyaşlarına da hâkim olamadı. Nasıl olsundu ki; iki gözü görmeyen bir annenin evladı olan babası, darlık zamanlarında onların okumaları için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadığını ve onlara nasıl düşkün olduğunu anlatıyordu ve özellikle babaannesini telaffuz ederken kelimeler boğazına düğümlendi. Ama beri taraftan da gururluydu, bu gurur; yıllar sonra o çilekeş günlerin ardından bugün okumuş avukat, siyasete girerek milletvekili olmuş; projelendirilme safhasında ve yapımında emeği olan, baba ocağı, ata toprağında 14 derslikli Demirkapı İlkokulunun düzenlenen temel atma törenine babasıyla birlikte katılıyor olmanın gururuydu...
Burada benim için de bu günün özel ve anlamlı olması şundandı; Mutlu Hanımın kısaca anlattığı o zorlu günlerde, araba beklerken canları sıkılmasın diye sakladığı paraları, define arayalım diye buldurarak onları sevindiren ve büyük özveriler sonrasında başarılı evlatlara sahip bir babanın haklı gururunu ve mutluluğunu gözlemlemekti. Bu öyle basite alınacak bir durum değil ve bu işler de kolay değil. Bin bir türlü meşakkatin sonrasında gelinen bir noktadır ki, ancak yaşayanlar bilir. Böylesi bir sona gelirken yaşanan yıllar içinde iyi dostluklar kazanmanın da ayrı bir önemi vardır ki, Ahmet abi bunu da başarmış bir büyüğümüzdür. Kendi özverileriyle koltuğunun altında birkaç karpuz taşımanın kazandırdıklarıydı belki de bunlar. Yaptığı işler dolayısıyla 40 yıla yakın tanıdığımız, gazeteciliğimizde de 30 yıldır tanıştığımız Ahmet abinin kızı olarak, uzun yıllardır abi kardeş diyaloğu içinde olduğumuz Mutlu Aydemir de, bir babaya gösterilebilecek en üst düzeyde vefa ve kıymet bilirliği sürdüren bir evlat durumundadır. İşte böylesi bir öykünün gözler önüne serildiği için dedim: “Demirkapı’da “Mutlu” bir gün” diye… Haksız mıyım? Çünkü bir anne baba için en büyük servet evlatlarının elde ettikleri başarılardır. Kendi maddi anlamda zengin olan bir anne baba bu anlamda bir servete sahip olamayabilir. Çok varlıklı olmasalar da bir anne baba evlatlarının elde ettiği başarılar sayesinde en büyük manevi servete kavuşabilir. Herkes de kabul eder ki, manevi servetler her zaman evladır. Maddiyat bir anda uçup gider ama manevi servetler kalıcıdır.
İşte o gün biz de “iyi ki geldik, çok duygulu ve güzel bir gün geçirdik” dedik Ramazan Demir ile birlikte. Bizi özel olarak davet ettiğin için çok teşekkür ederim Ahmet abi. Bir baba için en gurur verici bir güne şahit olmuş olduk. Neredeyse 40 yıllık bir tanışıklık ve hemşerilik, abi kardeş ilişkisi içinde olduğumuz Ahmet abi; sana sağlıklı ve mutluluk dolu günler dilerim.

