
“Şu mektepler olmasaydı, ben bu maarifi ne güzel idare ederdim” sözü hepimizin malumu… Şu günlerde bu cümleyi zannediyorum Bakan Ziya Selçuk da terennüm ediyordur. Çünkü bu salgın olayı öylesine içinden çıkılmaz bir duruma geldi ki; 7’den 77’ye hepimizi ilgilendiren eğitim durumu ile ilgili insanlar ne yapacaklarını şaşırmış durumda. 7’den 77’ye nasıl oluyor demeyin. Şöyle ki: Çocuklar zaten öğrenci onları direk ilgilendiriyor. Orta yaşlıların çocukları okullarda onları da direk ilgilendiriyor. Ee yaşlıların da torunları okullarda ve birçoğunun anne babası işteyken bakımları onlarda ve onları da endirekt ilgilendiriyor. Yani eğitim konusu tüm ülkenin en önemli gündemi durumunda…
İşte böylesi bir durumdayız ve geçen hafta salı günü hepimiz duyduk zilin sesini. Bir süre önce ara verilen yüz yüze eğitim yeniden başladı. En okulu sevmeyen öğrencilerin bile artık okulu özlediklerini ve bir an önce öğretmenlerine arkadaşlarına kavuşmak istediklerine hemen her yerde şahit olmaya başlamıştık. Yapılan kabine toplantısının ardından 4 kategori olarak yüz yüze eğitimin nasıl olacağı açıklanmıştı. Balıkesir’in de içinde yer aldığı çok yüksek riskli olarak tanımlanan illerde, 2 Mart 2021 Salı günü itibariyle;
Okul öncesi eğitim kurumlarında tam zamanlı,
İlkokullarda seyreltilmiş gruplar halinde haftada iki (2) gün,
- sınıflarda seyreltilmiş gruplar halinde haftada 12-22 saat,
- sınıflarda seyreltilmiş gruplar halinde haftada 16-24 saat,
Özel gereksinimli öğrenciler için hizmet veren özel eğitim okul ve sınıflarında tam zamanlı olarak yüz yüze eğitime başlandı.
Tabii özellikle ilimizde sıkıntılı başladı. Şu anlamda sıkıntılı; çok yüksek riskli olmasından dolayı herkes şöyle bir endişe içindeydi: “Gönderirsem yüz yüze iyi olacak ama ya çocuğum virüs getirirse? Ama göndermezsem bu defa da uzaktan eğitim tam randımanlı olmuyor !”
İşte birçok ailede böyle bir ikilem vardı. Çünkü isteyen çocuğunu göndermeyebiliyor; bundan dolayı…Siz olsanız ne yapardınız? Elbette ki yetkililerin, öncelikle de Milli Eğitim Bakanı’nın açıklamalarını dinlemek gerekirdi. İşte burada yazımın başında aktardığım cümle devreye giriyordu. Okullarda tedbirler öyle bir alınmalıydı ve veliler ikna edilmeliydi ki, vatandaşlar çocuklarını göndersinler. Onun için, işin en zor kısmı da burasıydı…
Şimdi aradan bir hafta geçti ve İllerdeki durumlar ortada… Zannediyorum bütün veliler bir gözlem içindeler ve ona göre hareket ediyorlar. Balıkesir ‘kırmızıdan nasıl maviye dönebiliriz” diye bir uğraşın içinde. Ben önceki yazılarımda da belirttim. Bu işi herkes bireysel anlamda mücadele ederek katkı sağlayacaktır. Yoksa yetkililerin bütün tedbir ve uyarılarına rağmen hala insanların bunlara uymadığını ve uyulmadığını görüyoruz. Herkes kendinden sorumlu olmalı ve buna göre hareket edilmelidir. Yoksa işimiz zor ve sonumuz da hiç iyi değil…

