Fâtıma’nın Düğünü
Bu hafta Cuma Hutbesi yine (Kendileri de dâhil) birçok kesime ders olacak nitelikteydi. Peygamberimiz sevgili kızı Fâtıma ile amcasının oğlu Hz. Ali’yi evlendirmişti. Hz. Fâtıma’nın çeyizi, bir parça kadife, bir su tulumu ve bir yastıktan ibaretti. Hz. Fâtıma’nın çeyizi gibi mehri ve düğün yemeği de gayet sadeydi. İşte bu hutbeyi dinleyince bir iki kelam etme ihtiyacı hissettim
Diyanet işleri düğün sezonunun açılması ve yasakların da nispeten azalması üzerine zannediyorum böyle bir hutbe hazırlamış. Hutbede önce evlilik müessesesi şu şekilde anlatıldı: “Evlilik, Allah’ın emri, Resûlüllah’ın sünnetidir. Dünyada mutluluğa ve berekete, ahirette ise huzura ve cennete ulaştıran kıymetli bir başlangıçtır. Sevgili Peygamberimizin buyurduğu gibi evlilik, ‘dinin yarısını korumaya’ vesiledir.”
Bu girişten sonra esas verilmek istenen mesaj ise şöyleydi: “Dinimiz, hem düğün hazırlıklarımızın hem de nikâh ve düğün törenlerimizin kolaylaştırılmasını öğütler. Her işimizde olduğu gibi düğünlerimizin de gösterişten uzak ve sade yapılmasını tavsiye eder. Nitekim Resûl-i Ekrem (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurur; ‘en bereketli nikâh, zorluğu ve külfeti en az olanıdır.’ Düğünlerimizi israfa ve gösterişe dönüştürmeden yapmaya gayret edelim. Eğlenirken İslam’ın çizdiği meşruiyet dairesinde hareket edelim; ölçülü ve dengeli olalım, helale ve harama riayet edelim.”
Evet, bu mesajlarla isteneni gayet net anladık ve yüzde yüz hak veriyoruz. Böyle olunması lazım. Hali vakti yerinde olanlar bir nebze de olsa belli oranlarda abartılara kaçabilirler. Ancak bir düğün için senelerce ödenecek borçların altına girmek ne kadar doğru. Doğruluğu bırak zaten onu karşılama gücün yok.
Şimdi konunun bam teline basalım. Bize bu örnekleri veren Diyanet İşleri ne yapıyor; çarşaf çarşaf gazetelerde okuyoruz, kendi imkanları dahilinde yapabileceği toplantıları Antalya’nın bilmem kaç yıldızlı otellerinde yapıyor. Şimdi bu çelişkiyi nasıl izah edeceğiz o zaman. Son derece pahalı zırhlı otomobiller vs.
Aaah ah işte bizim en büyük zafiyetlerimizden birisi bu; israfı en üst düzeyde yapıp sonra içinden çıkılmaz duruma gelindiğinde, iş işten geçtiğinde geri adımlar atıyoruz. Yıllarca yazılıp çizildiğinde, karalama olarak değerlendirilmemiş olunsa işler böyle olmaz. Yani ele verir talkını; kendisi yer salkımı hesabı…
Ama biz yine de dinimizin emrettiği ve bütçemizin el verdiği ölçülerde böylesi cemiyetleri yapmaya çalışalım. Çünkü hutbede şöyle bir cümle de yer alıyordu: “Bu mütevazı düğüne şahit olanlar, ‘Biz, Fâtıma’nın düğününden daha güzel bir düğün görmedik.’ demişlerdi.”
Allah bütün evlenenlere yardım etsin inşallah…