
Yarın on bir ayın sultanı Ramazan’ın birinci günü ve oruçlarımızı tutmaya başlayacağız. Tutacağımız oruçları Allah şimdiden kabul etsin… Her Ramazan geldiğinde “Orucu neler bozar?” sorusu üzerine yazılar yazılır, söyleşiler yapılır. Artık hemen hemen bilmeyen kimse yoktur; orucu nelerin bozduğunu… Hele günümüz teknolojisinde bu sorunun cevabını bulmak çok kolaydır. Aç interneti, bir dakikada öğren, ya da etrafında bu konulara aklı eren birisine sor anında versin sana cevabını. Yani oruç tutarken, yemek içmek ve daha birçok eylem orucu bozar. Bunlara oruç tutan herkes uymaya çalışır ve uyar da zaten. Uymazsa oruç olmaz. Böylesi uzun günlerde, hele de mesaili bir şekilde çalışan insanların oruç tutması kolay değildir, bu yüzden kimse orucunu sakatlamak istemez ve dikkat eder.
Evet, durum böyleyken, aslında orucu bozan şeyler listesinde yer almayan ama yine özelikle günümüzde artık çokça rastlamaya başladığımız tutum ve davranışların da orucumuzu bir alamda bozduğunu, ya da hiç değilse sakatladığını söylemek lazım. Nedir bunlar diye bir başlık atalım ve devam edelim: İftira atmak, yalan söylemek, hırsızlık yapmak, rüşvet almak, toplum içinde ikilik ve ayrılık oluşturmak, birilerini hedef göstermek, insanlara aşağılayıcı isim takmak, küfretmek, hak yemek, kalp kırmak, şiddet uygulamak vb…
Orucu bozan şeylere şöyle bir baktığımızda, listede bunlar yer almıyor. Ama her din âliminin ve yetkilisinin hemen hemen her konuşmalarında vurguladıkları ana tema budur. Oruç tutarken bunlara mutlaka dikkat etmeliyiz. Bunlar, bir toplumun içinde yaşayan insanları doğrudan etkileyen tutum ve davranışlardır. Özelikle oruç tutarken bu olumsuzluklardan uzak durmamız gerektiğini söylemeye bile gerek yok. Oruçlu bir kimsenin böylesi tutum ve davranışlara sapması ve gerçekleştirmesi ne kadar acıdır. Yaklaşık 15-16 saat oruç tutan, bir şey yemeyen ve içmeyen bir kimse nasıl olur da böylesi olumsuzlukları yapar. Akıl alacak gibi değil. Tamam, insan açken daha tahammülsüz olur, sabır katsayısı azalır, dolayısıyla kendine hâkim olamayabilir, ancak ne olursa olsun yukarıda sıraladığım olumsuzluklara pirim vermeyecektir. İçlerinde elimizde olmadan yaptığımız davranışlar olabilir; ama ok yaydan çıktı mı artık faydası yoktur.
Bu yüzden, 15-16 saatlik bir orucun zedelenmemesi için, bir fedakârlık yapılabilir. Aslında fedakârlık zaten yapıyorsun. Allah rızası için saatlerce aç kalıyorsun. İslam’ın şartlarından birisini yerine getirerek, bir görev yapıyorsun. Ama anında bunun bir sevaba dönüşmesi ne kadar iyi bir sonuç olacaktır. Dinimiz insanları ahlaklı, dürüst ve namuslu olmaya davet etmektedir. Bu kavramlar aslında hiçbir zaman hafızamızdan silinmemeli evet ama böyle mübarek günlerde ise hiç aklımızdan çıkmamalıdır. Yoksa bir kıymeti harbiyesi olmayan “Efendim sakız çiğnemek orucu bozar mı” gibi, artık herkesin ezbere bildiği absürt bir duruma da düşmemek lazımdır.
Yani artık demode olmuş ve değeri olmayan basit söylemlerden uzaklaşıp, bizi biz yapan özelliklerimizi koruyup, insanlık onuru ve gururunu zedeleyecek tutum ve davranışlardan uzak durmak gerekiyor. Toplumların, dinimizin, ibadetimizin, vatandaşlığımızın zarar görmemesi için bu mübarek günlerde en çok da bunlara dikkat etmek gerekiyor. Bu yanlışların her geçen gün azalmasını arzuluyoruz. Her günümüzün, şu manevi iklimin yaşandığı günlerde gösterdiğimiz, ya da göstermeye gayret ettiğimiz olumsuz tutum ve davranışlardan uzaklaşmış bir şekilde geçmesini temenni eder, orucumuzu sağlık ve sıhhat içinde tutabilmeyi Allah’tan niyaz ederim.

